İYİ Parti’nin eski İBB Meclisi Grup Başkanvekili İbrahim Özkan, İmamoğlu’nu desteklemek için gemileri yakmış ve partisinden istifa etmişti. Özkan, 2024 yerel seçimlerinde CHP ile ittifak şartı olarak kaç belediye ve makam istediklerini anlatmıştı.
İbrahim Özkan, “İstanbul’da kazanılacak yerde 3 ilçe belediyesi, 25 büyükşehir belediye meclis üyesi ve CHP’li ilçe belediyelerinde birer başkan yardımcılığı verilmesi konusunda temaslarımız sürüyordu.” demişti. |
ÖZKAN’DAN ‘YETKİ’ İTİRAFI
İbrahim Özkan, Tv100’de katıldığı programda bir itirafı daha dillendirdi. Özkan, CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun siyasi danışmanlarıyla temasta bulunduğunu fakat bunun için İYİ Parti’den herhangi bir yetkilendirme yapılmadığını söyledi. Yetkisiz girişimini, “Kapı arkası diplomasisinde yetki aranmaz” sözleriyle savunan İbrahim Özkan, İyi Parti lideri Meral Akşener ile de 1 yıldır görüşme fırsatının olmadığını ifade etti.
İBB Meclis Üyesi İbrahim Özkan’ın açıklamaları şöyle:
-
Ankara’da kurumsal ilişkileri Adnan Beker, İstanbul’da da ben yürütürdüm. Genel merkezin bilgisi var. Ben iş birliğinden yanayım. Bu tavrımı herkes bilirdi. Ben bu diplomasisiyi niye yürüttüm? Bana böyle bir yetki verilmedi ama kapı arkası diplomasisinde yetki alınmaz. Birileri inisiyatif alır. Burada herhangi bir yetki durumu ve pazarlık durumu yok.
-
İmamoğlu meseleyi anlamaya çalışıyor. İYİ Parti’nin tavrını anlamaya çalışıyor. İmamoğlu’na ben ‘GİK somut bir öneri bekliyor’ dedim. İmamoğlu da ‘Ortada GİK kararı varken somut bir öneri nasıl götürülebilir’ dedi. GİK, Akşener’e şartlı bir yetki verebilirdi. İmamoğlu’na somut önerilerle gitmeleri gerektiğini söyledim. İstanbul’da en az kazanılacak 3 belediyeleri garanti etmeleri gerektiğini söyledim.
-
Sadece İstanbul için konuştum. ‘İstanbul’da CHP’li belediyelerle birçok meclis üyesi var ama 1 tane belediye başkan yardımcısı yok, yaptığınız yanlış’ dedim. Partimi korumak için AK Parti’nin güçlü olduğu ve kazanılma ihtimalinin düşük olduğu yerlerde İYİ Parti’nin oyunun 1 milyonun üzerine çıkabilmesi için bir ortam sağlanması gerektiğini söyledim.
-
Ekrem Bey’in siyasi danışmanları ile temasım var. Onlarla bir süreç yürüttüm. Onlar tekliflerini hazırlama aşamasındalar. İmamoğlu bu durumu partimizle istişare edeceğini söyledim. Salı günü İstanbul’da bir kahvaltı toplantısı yapıldı. Meclis üyesi arkadaşlarımızın tavrı iş birliği yapılması yönünde.
-
Akşener ile 1 yıldır görüşme fırsatım olmadı. Randevu talebim olmadı.
ÖZKAN İLE VURAL BİRBİRİNE GİRMİŞTİ
İBB Grup Başkanvekilliği görevinden istifa ettikten bir gün sonra 7 İYİ Partili üyenin oyuyla yeniden grup başkanvekili seçilen İbrahim Özkan, “CHP ile arka kapı diplomasisi yapıyorduk. İstanbul’da kazanılacak yerde 3 ilçe belediyesi, 25 büyükşehir belediye meclis üyesi ve CHP’li ilçe belediyelerinde birer başkan yardımcılığı verilmesi konusunda temaslarımız sürüyordu. Buğra Kavuncu bana ‘Beşiktaş’ı bile verseler işbirliği yapmayacağız’ dedi.” açıklaması yapmıştı.
‘HANGİ SIFAT VE YETKİYLE?’
İbrahim Özkan’ın bu açıklamalarını alıntılayan İYİ Parti Siyasi İşler Başkanı Oktaş Vural, “CHP ile arka kapı pazarlığı yapılmış! Hangi sıfat ve yetkiyle? Parti tüzel kişiliğinin kararı nerede? Kimle yaptın pazarlığı? Bir de bunu çıkıp anlatabiliyor? Diğeri de partisinin kurumsal iradesi olmadan makam dağıtıyor! Kim bu? Partinden yetki aldın mı? Sanki babalarının malı gibi! İşte siyasetin şahsileşmesinin sonuçları…” demişti.
Vural, “Adamcı zihniyet. Kurumların iradesi yok. Devlet benim zihniyetinden farkı ne? Al gülüm ver gülüm şahıs siyaseti… Etik yok, parti iradesi yok. Siyasetin hukuku, etiği, ilkesi olmaz mı? Yetkililer ön kapıdan girip işbirliği yapabilir miyiz derken, arka kapıda bağzı muhteremler pazarlık yapmış! Hangi etiğe, hukuğa, ilkeye sığar bu tezgah altı pazarlık ve ifşası? Sonra da makam mevki dağıtanlara Truva atı rolü veriliyor!
Partinin hükmi şahsiyetine saldırılıyor! Ona oy veren seçmen iradesi çarpıtılmak isteniyor! Bu bir kumpas. Bunun millete, demokrasiye hiçbir faydası olamaz. İYİ Parti olarak tek amacımız kurumsal değer ve ilkelerimize dayalı olarak başkalaşmadan kendi kadrolarımıza milletimize hizmet için demokratik bir alternatif olmak. Baskı olmadan, korkutmadan, tehdit etmeden, parmak sallamadan, buyurgan olmadan, mecbur ve mahkum olmadan Hür ve müstakil!” ifadelerini kullanmıştı.
‘DAHA DÜN PARTİYE GELMİŞSİNİZ’
İbrahim Özkan’ın bu paylaşımı alıntılayarak verdiği cevapta Vural’a söz söyleyecek bu partide ki en son kişisiniz diyerek, “Sayın Oktay Vural,
arka kapı diplomasisinde yetki olmaz inisiyatif olur. Konuşmamda da belirtiyorum. Bugüne kadar bu süreçleri Sayın Genel Başkanla ben yürüttüm. Daha dün partiye gelmişsiniz. Ne maksatla geldiğiniz belli değil.. Daha genel başkan yardımcılığını garanti etmeden profil bilgilerinizde İYİ partiyi yazamamış, makam beklemişsiniz. Daha sonra İYİ parti bilgilerini yazıp tweet atmaya başlamışsınız. Partinin kuruluşundan bu yana emeği olan bana söz söyleyecek bu partide ki en son kişisiniz.” tepki göstermişti.
İYİ PARTİ: BUNUN ADI OPERASYON SİYASETİDİR
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu da İbrahim Özkan’ın istifası ve söz konusu iddialara ilişkin açıklamada bulundu.
İsim vermeden İstanbul’da partiden istifa eden Belediye Meclis Üyelerini işaret eden Zorlu, “Bu ismi geçen arkadaşlardan bir tanesi, bugün İstanbul dışında yakın bir ilin Belediye Meclis üyemizi arıyor. Diyor ki, “biz bu akşam bir TV kanalında bazı arkadaşlarla topluca istifa ettiğimizi meclis üyeleri olarak ifade edeceğiz. Siz de bulunduğunuz ilde istifa edin. CHP’li bir ismin adını vererek “size onunla bir görüşme ayarlayalım hemen” diyor. Bunun adı operasyon siyasetidir” diye konuştu.
İSTİFA EDEN DİĞER İSİM ECE GÜNER’DE SON OLAYLARIN ARDINDAN YENİ AÇIKLAMA YAPTI
Geçtiğimiz günlerde “İstanbul’da işbirliği” vurgusu yaparak istifa eden İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ece Güner, Twitter’dan yeni bir açıklamada bulundu.
Güner, aldığı kararın ilkesel bir karar olduğunu, hiçbir siyasi partiye geçiş yapmayacağını belirterek, “25 yıl sonra İstanbul ve Ankara’da gelen çok zor zaferi riske atmamak için işbirliğini savundum” dedi.
Güner’in açıklamaları şöyle:
“Değerli Dostlarım, bu konuyu uzatmak istemiyorum. (Hatta bu konuda birçok TV programından davet aldım, hepsini şu aşamada nazikçe reddettim: Çünkü kimseyi incitmek veya polemiklere girmek istemiyorum). Sadece yazılan bazı mesajlara ve spekülatif haberlere cevaben, bu konuda son bir kez yazmam gerekiyor:
- Hiçbir makamı “işgal” etmiyorum: Milletvekili değilim. (Anketlere göre seçilemeyecek bir sıradan aday olmama rağmen, seçimlerde canla başla çalıştım. Bunu herkes biliyor).
- Hiçbir belediye başkanlığına aday değilim; olmayacağım.
- Hiçbir başka makam, beklenti veya menfaat için bu kararı almadım. İlkesel bir karardı.
- Hiçbir siyasi partiye “geçmiyorum”. Siyaseti asla bırakmayacağım ancak şu an için “tek adam sistemine” karşı, Cumhuriyet değerlerine ve Atatürk ilkelerine bağlı, bağımsız bir hukukçu olarak mücadeleme devam edeceğim.
- Hür ve müstakil şekilde seçime girmek, elbette ki her partinin hakkıdır. Ülkemizde 30 B.Ş, 51 İl belediye başkanlığı ve 1.389 diğer belediye başkanlığı var. Önerim, iktidara kaybedilme riski olan 5-6 Büyükşehirde veya -en azından- İstanbul-Ankara’da işbirliğiydi.
- Yerelde (kısmi) seçim işbirliği bir “ittifak” değildir: Her parti kazandığı belediyeyi kendi yönetecektir. Seçimler sonrası her partinin kendi görüşlerini anlatması için tam 4 yılı olacaktır.
- Milletvekili seçimlerinde “nispi” seçim sistemi vardır; işbirliği yapılmayabilir. Ancak yerel seçimde; önde gelen kazanıyor. Yoksa neden AK Parti, MHP ve hatta Yeniden Refah bu kadar müzakere ediyor, işbirliği çözümleri arıyor? Neden?
- Benim için en önemli konu: Mayıs Seçimlerinde büyük “moral çöküntüye” uğrayan muhalif seçmenin moralinin bir nebze düzeltilmesi; “her şey tamamen bitti” duygusundan kurtarılmasıdır. Yoksa demokrasi tamamen ölür. (Örneğin Rusya’da 2021 MV seçiminde halkın sadece yarısı oy kullandı: Halk “vazgeçti”, siyasete ve değişime olan ümidini kaybetti).
- İstifa mektubumda bu kapsamda özellikle İstanbul’un özel önemini anlatmaya çalıştım (burada tekrarlamayacağım). 25 yıl sonra İstanbul ve Ankara’da gelen çok zor zaferi riske atmamak için işbirliğini savundum.
Daha fazla vaktinizi almak istemiyorum.
Tüm güzel mesajlarınız için tekrar içtenlikle teşekkür ediyorum.
Saygılarımla”